2 Ocak 2010 Cumartesi

15 Yaşında - 6. Bölüm


Sınavı geçtim! Yaşasın! Annemle sevinçten gözlerimiz yaşarmıştı. Bütün gücümü toplayacağım, bir çok arkadaş edineceğim ve düşmemek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Akşam yemeğinde (benim isteğim üzerine) biftek yemiştik. Keyfim yerindeydi. Sanki bir tiyatro sahnesinde başrol oynuyormuş gibiydim. İsteklerime bazen cevap vermeyen ve sadece şeklini düzeltmek için öylesine mücedele etmek zorunda kaldığım vücudum bile bir sorun çıkartmamıştı. Bu ne güzel bir histi böyle!...
Öte yandan biraz da olsa tedirgindim. Bu durum başladığından beri hareketlerim daha biçimsiz olmuş ve sendeleyerek yürümeye başlamıştım. Biriyle çarpışmak üzereyken bile yan tarafa doğru hızlı bir şekilde adım atamıyordum. Sanırım bu yüzden koridorun kenarından yürümek zorunda kalacağım. Eminim ki bu yeni edineceğim arkadaşlarımın da gözlerinden kaçmayacaktır. Ancak eninde sonunda anlaşılacak olan bu durumu daha en başından gizlemeye çalışıp insanları kandırmak yerine, onlara kusurlarımı göstermenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Ama yine de endişeliyim. Diğerlerine ayak uydurabilecek miydim?… Beden eğitimi dersinde ne olcaktı?...

Annemin sözleri.
“Aya, senin okul hayatın kolay olmayacak,” dedi annem. “Günlük işlerin kısıtlanacak ve diğer öğrencilerden daha farklı bir muamele göreceksin. Bu yüzden mutluluğun yerini çoğu zaman acı alacak. Fakat hayatın herkes için zorluklarla dolu olduğunu unutmamalısın. Sen sadece önüne çıkacak olan güçlüklere cesaretle göğüs gerip yaşamak zorunda kalacaksın. Şansız biri olduğunu da asla düşünmemelisin. Eğer dünyada senden daha şansız insanların olduğunu unutmazsan, herhangi bir durum karşısında sabrını da dayanma gücünü de yitirmezsin.
Annemin söylediği şeyleri anlıyordum. Onun benden daha çok acı çektiğinden emindim. Bütün bunların üzerinde bu kadar çok düşünüyor olması ya çok sıkıntılılı olduğundan ya da herzamankinden daha çok ıstırap çekdiğinden kaynaklanıyor olmalıydı. Annemi bu şekilde düşünmek memnuniyetsizliğimi de daha dayanılabilir kılıyordu. Gelecek için; ailemin, kendimin ve toplumun hatırına umudumu yitirmeden moralimi yüksek tutmaya karar verdim.

15 Yaşında - 5. Bölüm


Kariyer Seçimleri.

Bugün, öğretmenim Okamoto’yla birlikte öğrencilerin ve ailelerinin katıldıkları özel bir toplantı vardı.
Öğretmenimizle geleceğim hakkında konuştuk:
  1. Yetenek: Herhangi bir devlet lisesine girebilecek kadar iyiyim.
  2. Sağlık: Her ne kadar şu an sadece dengesizce yürüme problemim olsa da bunun sonradan nasıl ilerleyeceğinden emin olamadığımızdan, okula gidip gelme mesafesini de düşünerek, evimize yakın olan bir liseyi seçmenin daha iyi olacağını düşündük. Eğitim sistemi, öğrencilerin büyük bir bölge dahilindeki herhangi bir okula girmesine izin veriyor. Bunun için nedenlerimi belirten bir beyanı teslim edip, diğer işlemleri de önceden halletmeliyim. Böylelikle evden uzakta kalan bir okula gidip gelmek zorunda kalmayacağım.
  3. Daha iyi bir muamele için özel bir okulun sınavına girebillirdim, ama annemle beraber sadece devlet lisesinde karar kılmıştık. Fakat öğretmenimin tavsiyesini duyduktan sonra fikrimizi değiştirdik. Öğretmenim, anlamlı bir deneyim olacağından özel bir okulun sınavına girmemin iyi olacağını söyledi.
Diploma.

Aya’nın günlüğü, mezuniyetten önce.
14 Mart Çarşamba. Hava güzel.
Nasırım ağrıyor! Yürüğüm zaman sürekli olarak acıyor.
Mezuniyet töreninde doğru dürüst yüreyebilecek miyim, diye merak ediyorum.

Ariari to
Hana ni hana
Tori ni tori
        Yazan: Koji.

Bu şiir hoş bir şiir kartına yazılmıştı. Arkasında da, “Aya, mezuniyetini kutlarım,” yazıyordu.
Öğretmenim Okamoto onu sadece bemin için yazmıştı… Çok mutluydum. Öğretmenimiz biraz ürkütücü görünüyordu, ama gerçekte çiçekleri çok seven kibar bir insandı. Minnetraklıka gülümseyerek ona içten bir şekilde teşekkür ettim. Sonra da benim için sözcüklerin anlamanı açıkladı.
“‘Ariari’ berrak demektir. Şiir de şu anlama geliyor: çiçekler (hana) vardır ki onlara insanların çiçekler diye seslenip, isim verdikleri ve bir de kuşlar (tori) vardır ki gökyüzünde uçan kanatlılara kuşlar diye seslendikleri.”
Okulun çatısı ve canlı yeşil ağaçların arasından mavi gökyüzüne baktım. Şiirin kastettiği şeyi pek anlayamamıştım, ama öğretmenimin “devam et Aya,” diyerek beni cesaretlendirdiğini hissettim.
Ben de kendimi cesaretlendirmek için, "evet, edeceğim!" diye mırıldandım.
Öğretmenim daha sonra, “yazı ile ilgili ne düşünüyorsun?” diye sordu.
Karakterleri öyle bir üslupla yazmıştı ki; “sanırım bir fırçayla yazdınız,” dedim.
Gülümsedi ve “aslında,” dedi, “birkaç tane kürdanı alıp, uçlarını yumuşatmak için çiğnedim ve en iyi mürekkep taşıyla siyah bir mürekkep kullandım.”
Onun bu mükemmel fikri beni etkilemişti.
“Kartı duvara asmak için arkasındaki kurdeleyi farkettin mi?” diye sordu.
“Evet, farkettim,” dedim.
Bunun üzerine gülümsedi ve yürüyerek uzaklaştı.
Ortakul mezuniyet törenimin bu güzel anısını asla unutmayacağım. Okamoto öğretmenim, lütfen gelecekte de manevi desteğinizi benden esirgemeyin.

15 Yaşında - 4. Bölüm


Bir Sıcaklık.

Sanırım üşüttüm. Ateşim var gibi görünüyor. Fakat kötü hissetmiyorum ve iştahım da iyi. Ancak sağlığım hakkında pek emin değilim. Yeni bir termometreye ihtiyacım var çünkü elimizdekini kırdım. Durumumu sayılarla kontrol etmek istiyorum. Babamdan isteyeceğim.
Aya sık sık hastalanır. Kardeşlerinden daha fazla masrafı olan bir çocuktur. O yetişkin biri olduğu zaman, daha rahat bir hayat sürdürmeleri için annesine ve babasına yardım edeceğine söz veriyor. Onun her ikinize öylesine borçlu olması sizin için iyi olacak.
Öğretmenimizin sosyal bilgiler sınıfında, "mükemmel olmak iyi bir deneyim olabilir çünkü o sizi daha güçlü kılar" ve "eğer bir ortaokul öğrencisi derslerini gerçekten sıkı çalışırsa daha iyi sonuç alacaktır," diye söylediklerini ve daha bunun gibi birçok şeyi yatağımda yatarken uzun uzun düşünüyorum.
Şimdi başlamak için çok geç değil. Çalışacağım ve en iyisini yapacağım... Bununla birlikte fiziksel durumumun kötü olması beni endişelendiriyor.
"Ağlama seni sulu gözlü şey! Koşulları düşündüğün zaman zordur, bir insan olarak o senin olgunlaşma zamanındır. Karanlığı aştığın taktirde, mükemmel yeni bir gün gelecek. Işıltılı sabah, gün ışığı ve kuş cıvıltılarıyla dolacak. Orada güzel kokularıyla beyaz güller olacak..."
Mutluluk dünyanın neresinde bulunabilir? Ve her halükârda mutluluk nedir?
"Aya şu an mutlu musun?"
"Kesinlikle hayır! Sonsuz bir üzüntünün ortasındayım. Zihinsel ve bedensel olarak acı içerisindeyim..."
Aslında, çıldırmaktan sadece bir adım uzaktayım!

"Karga bir dakika öncesine dek gaklıyordu, fakat şimdi gülüyor."
Sanırım benim -bir bakıma- şimdiki durumumu anlatan en güzel atasözü budur.